Baharın gelmesiyle birlikte alerji uyarıları da başladı.Peki nasıl önlem almalı?
Baharın geldiğini nereden anlıyorsunuz? Değişen vitrinlerden? Canlanan doğadan? Yoksa gazete ve dergilerde çoğalan ‘bahar alerjisine dikkat’ makalelerinden mi? Evet biliyoruz klişe! Öte yandan son derece de önemli! Bu nedenle bir kere de biz uyarmak istedik! Zira bahar alerjilerinin fiziyolojik sonuçları kadar psikolojik etkileri de var ve hepsi de hayat kalitesini direkt etkiliyor!
Alerji Belirtileri
Aşırı burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma, burun ve göz kaşıntısı, gözlerde sulanma ve batma... En belirgin semptomlar bunlar. Öte yandan öksürme, uyku problemleri, halsizlik de alerjinin belirtileri olabiliyor. Alerjiler özellikle çocukları etkileyebiliyor. Bu da onların psikolojilerinin bozulmasına yol açıyor.
Neler Yapılabilir
Çocuk Hastalıkları ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak üç önemli noktanın altını çiziyor:
1 Alerjik maddelerden uzak durmak. Yani polen mevsiminde eve hava girişini mümkün olduğunca azaltmaya çalışmak önemli. Özellikle sabahın erken saatleri havada polen sayısının en fazla olduğu zamanlar. Bu saatlerde ve mümkünse günün diğer saatlerinde kapı ve pencereleri kapalı tutmak ve bu dönemde evi havalandırmak yerine polen filtreli klima kullanmak etkili çözümler. Klimanın olmadığı durumlarda polen filtreli hava temizleyicileri de bir başka çözüm olabiliyor.
2 Doktorunuza da mutlaka danışarak, polene maruz kaldığınızda kortizonlu burun spreyi kullanmak. Alerji uzmanı denetiminde başlanacak bu spreylerin uygun dozda ve bahar mevsimi sonlanana kadar sürekli kullanılması önemli bir fayda sağlıyor.
3 Polen alerjisinin tek kökten çözümü olarak kabul edilen dilaltı damla aşılara yönelmek. Prof. Dr. Yonca Tabak’a göre sabırla ve doğru uygulandığında, bu yöntem sayesinde alerjik insanlar da, yaşam kaliteleri düşmeden baharın keyfini çıkartabiliyor.
Dilaltı Aşı Tedavisi Nedir?
Dilaltı aşı tedavisi, alerjik olunan maddenin dilaltından damla veya tablet şeklinde emdirilmesi ve vücudun buna alıştırılması ile uygulanıyor. Ortalama 4 yıl sürmesi gereken ve etkisi yavaş olan bu tedavi sürecinde etkinin görülmesi beklenirken hastaların yaşam kalitesini yüksek tutmak için beraberinde kana karışmayan kortizonlu sprey ilaçlardan da yararlanıyor. Üç yaşından büyük bütün hastalara uygulanabilen bu yöntem ülkemizde olduğu gibi, Avrupa’da da 20 yıldır uygulanıyor ve etkili sonuçlar alınıyor.