Dünya çapında yapılmış çalışmalar yoğun trafiğe yakın yaşayan çocuklarda, daha uzakta yaşayanlara kıyasla alerjik hastalıklar ve astım bronşitin çok daha fazla görüldüğünü göstermektedir. Çocuklar erişkinlere göre çok daha hızlı soluk alıp verdiklerinden ve oyun, spor aktiviteleri sırasında açık havada çok daha fazla zaman geçirdikleri için hava kirliliğinden etkilenme oranları da daha yüksek olmaktadır.
Hava kirliliği yaratan dizel egzosunun içindeki ultra küçük partiküller alerji yapıcı maddeler için adeta bir taşıyıcı rol üstlenmektedir. Yüzeylerine bağladıkları alerjik maddeleri bağışıklık sistemine sunan bu partiküller alerji geliştirme olasılığını artırmaktadır. Yapılan çalışmalar vücudun alerjik potansiyelini gösteren “Immunoglobulin E” düzeylerinin dizel egzosuna maruziyet sonrası arttığını göstermektedir.
Ozon; dizel egzos dumanının bir yan ürünü olup ve gerek atmosfere gerekse insanların solunum sistemine ciddi hasarlar veren bir oksidan maddedir. Ozon solunum siteminin içini saran zara hasar vererek yüzeyde yanık benzeri bir yangıya neden olmakta ve bu durum hassas havayoluna yol açmaktadır.
Hassas havayolu zamanla astıma dönüşmekte; en ufak bir dış uyaran ( sigara, enfeksiyon, kimyasal kokular) rahatlıkla bronş daralması göstergesi olan öksürük, hırıltı ve nefes darlığı ile sonuçlanmaktadır.
Normalde vücudumuzun ürettiği antioksidanlar dış ortamdan gelen düşük orandaki hava kirliliğini bertaraf edebilirken ; hava kirliliği çok arttığında oksidan madde yükü de çok arttığından doğal antioksidasyon mekanizmaları yetersiz kalır ve vücutta patlama tarzında bir iltihabi yanıt meydana gelir. Vücuttaki bu olumsuz yanıt çoğu zaman tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları ve astım bronşit ile sonuçlanır.
Hav kirliliğinin yarattığı bu olumsuz tabloyu geri çevirmenin en etkili yolu vücutta antioksidan madde düzeyini artırmaktan geçer. Antioksidanlardan zengin gıdalar ile beslenme bu yönde rahatlıkla ulaşabileceğimiz en doğal savunma yolunu oluşturmaktadır.
Meyvelerden; Çilek, frambuaz, yaban mersini gibi taze orman meyveleri; Portakal, greyfurt gibi narenciyeler ; Ananas ve kiwi gibi tropik meyveler ; Erik, kuru kayısı, kuru erik
Sebzelerden; Kırmızı lahana, kırmızı biber; Maydanoz , Brüksel lahanası; Enginar, ıspanak ; Limon ; havuç
Baklagillerden; Kuru fasülye, Soya fasülyesi, Bakla
Kuruyemişlerden; Ceviz , Fındık, Yer fıstığı , Ayçekirdeği
Tahıllardan; Arpa, Darı, Yulaf, Mısır
Baharatlardan; Tarçın ve keklik otu
Antioksidan oranı en yüksek gıdalardır. Hava kirliliğine maruz kalınma arttıkça yüksek antioksidan içeren bu besinlerden bol tüketmek Astım / Alerji gibi solunum yolu hastalıklarından korunmanın en kolay yoludur! Çocuklarımızı hazır işlenmiş gıdalar ve tatlılar yerine taze ve kuru meyvelerden, kuruyemişlerden yapılmış sağlıklı tatlılara alıştırmak; kırmızı ve yeşil sebzelerden yapılmış yemeklerden tat alır hale getirmek için tüm anne babalara önemli görevler düşmektedir. Unutulmamalıdır ki; bu her çocuk için kolay olmayabilir. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki bir gıdayı tüketmekten hoşlanmak için en az 10 kere denemek, tatmak gerekir. Anne babaların bu konuda ısrarcı olmaları, bu beslenme tarzını kendi yaşam tarzları haline getirmeleri ileride de Dünya’mız için sorun olmaya devam edecek olan çevre kirliliğinden çocuklarını kalıcı olarak korumalarının en etkin yolu olacaktır.
Prof. Dr. Yonca TABAK
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı