İşte Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu'nun konuyla ilgili açıklamaları. Çağımızın en sık görülen hastalıkları haline gelen alerji ve kanser gün geçtikçe daha çok kişiyi etkilerken; "Ne yapıyoruz da bu hastalıklar artıyor?" sorusu çoğu insanın kendince cevap aradığı sorulardan biri haline geliyor. Özellikle alerji ile ilgilenen bilim insanları "enfeksiyonlar ve alerji ilişkisi" üzerinde önemli araştırmalar yürütmüştür.
Vücudumuzda bağışıklık sistemi bir koldan mikroplarla savaşırken; diğer koldan da çevremizdeki yabancı maddelere verilen alerjik reaksiyonlarla mücadele etmektedir. Bu iki kol birbiri ile denge halindedir. Bağışıklık sistemimiz doğumdan itibaren bu dengeyi kurmaya çalışır. Doğum kanalından geçerken bebeğin annenin vajenindeki yararlı mikroplarla temas etmesi, bağışıklık sisteminin enfeksiyon yönünde ilk uyaranı almasını sağlamaktadır. Bu nedenle normal doğum yapan annelerin bebeklerinde alerji daha az görülmektedir.
Hem alerji hem de kanser bağışıklık sistemini yakından ilgilendiren hastalıklardır. Herkesin kafasında bu konularla ilgili aşağıdaki tarz sorular vardır: Bağışıklığı nasıl güçlendirebiliriz? Çocukları erken yaşta okula ve yuvaya göndermek, yere düşen emziği yıkamadan ağzına vermek veya suyu kaynatmadan içirmek gibi yöntemlerle daha mı çok mikroplarla iç içe yaşatmaiıyız? Bu yukarıdaki uygulamaların sonucu ne olabilir? - Bu kez enfeksiyon hastalıkları başımıza dert olur mu? Ne yapmamız doğrudur?