Döküntülerin sıklıkla vücudun göğüs ve bacakların üst kısmında ve 2-3 mm çapında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tabak suyun sıcaklığının durumu etkilemediğini, sıcak ya da soğuk olması fark etmeden döküntüler oluşturabildiğine dikkat çekiyor. Su alerjisi olan çok ağır hastalarda su içmeyle bile boğazda şişme gözlenebildiğini vurguluyor. Bu vakalarda temizlik amaçlı duş almanın, banyo yapmanın veya denize girmenin imkansız hale geldiğini sözlerine ekliyor. Çok nadir bir alerji türü Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak su alerjisinin diğer adıyla "aquajenik ürtiker"in ilk kez 1964 yılında tanımlandığını, çok nadir görülen bir alerji türü olduğunu belirtiyor. Ergenlik sırasında ortaya çıkan, çocukları nadiren etkileyen bu alerjinin "su testi" yapılarak teşhis konulduğunu söylüyor. Genellikle kısa duşlarla ve yazın serin kalıp terlememeye çalışılarak hastalığın kontrol altında tutulmaya çalışıldığını sözlerine ekliyor. Tedavide çeşitli bariyer mekanizmalarının kullanıldığını, yani cilde suyun temasını engelleyecek, su geçirmeyen kremlerin ve ağızdan alınan koruyucu alerji ilaçlarının önerildiğini belirtiyor ve henüz kesin tedavisinin bulunmadığını dile getiriyor. Baş ağrısı deyip geçmeyin BAŞ ağrısının çok sık yaşanan bir şikayet olduğunu belirten Prof. Dr. Sibel Velioğlu, birçok unsurun baş ağrısına neden olabileceğini söyledi. Velioğlu, bazı baş ağrılarının ciddi sağlık sorunlarına işaret edebileceğini belirterek, "Bir kişi hayatında ilk defa ve şiddetli şekilde baş ağrısı yaşıyor ve bilincinde, konuşmasında bozukluğa varacak kadar bulgu varsa önemli olabilir, mutlaka doktora görünmelidir. Örneğin bu, beyin kanamasının bulgusu olabilir. İlk defa çok şiddetli baş ağrısı yaşayan kişi, mutlaka doktoru görmeli. Gece bile olsa acil servise gitmeli" uyarısında bulundu.
İlaç Kullanımı
Ağrı kesici kullanımına özen gösterilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Sibel Velioğlu şunları söyledi: "Genellikle baş ağrısı kişiyi muzdarip etmedikten sonra doktora gidilmez. Örneğin migrenli hastalar yılda bir, iki defa ağrıları olacakken çok ağrı kesici kullandıkları için bu sayı daha da artıyor. Bu sefer ağrı kesicilere bağlı baş ağrısı oluyor. Gereksiz yere, 'ağrım her an başlayacak' diye ağrı kesici kullanmak en büyük problem. Kişi bunu yaptığı zaman ağn kesiciye bağımlı hale geliyor." Velioğlu, baş ağrısı ilaçlarının beyin kanaması yapmadığını da ifade ederek, "Antienflamatuar içeren ağrı kesiciler kanı bir miktar sulandırıyorlar ve kanamaya eğilim yapıyorlar. Kişinin beyin kanamasına eğilimi varsa o tür kanamada, kanamayı durdurmayı geciktirebilir. Ancak kesinlikle baş ağrısı ilaçları beyin kanaması yapmıyor" diye konuştu.